Romatoid Artrit
Romatoid Artrit Tedavisi – İltihaplı Eklem Romatizması
Çözümsüz gibi nitelendirilen immün sistem tabanlı otoimmün hastalıklar semptomatik (belirti) odaklı değil, hücre seviyesinde başlayan hekimlik anlayışı kapsamında rasyonel irdelendiğinde olumlu sonuçlar vererek yaşam kalitesini artıracaktır.
ROMATOİD ARTRİT (İLTİHAPLI EKLEM ROMATİZMASI) TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR!
Klasik Tanımı
Romatoid Artrit genellikle eklemlerde şişme, ağrı, hareket kısıtlılığı, tutuklukla başlayıp kalp, böbrek ve birçok organın etkilenmesi ile seyreden kronik enflamatuar bir hastalıktır.
Dr. Ceyhun NURİ’nin Geniş ROMATOİD ARTRİT Tanımı :
Romatoid Artrit, klasik söylemin dışına çıkılarak doğru tanımlanması ve yeniden yorumlanması gereken bir hastalıktır: Vücudumuzda iç (yoğun süregelen stres, ani duygu durum bozuklukları, aşırı üzüntü veya sevinç halleri vb.) ve dış iklimsel (sıcak, soğuk, nem, kuruluk) patojen faktörlerin girdisi ile hücresel / enerjisel düzeyde bozulmalar başlar.
Kronik maruziyetin devam etmesi bağırsak / karaciğer gibi organlarının etkilenmesiyle enflamatuvar yükün artışına neden olur. Bu kontrolsüz artış bağışıklık sisteminin aşırı uyarılgan hale gelerek öncelikle eklemleri ve devamında tüm sistemleri etkileyen kronik otoimmün bir hastalık olan ‘Romatoid Artrit’in ortaya çıkma sürecini hızlandırır.
OLUŞUM NEDENLERİ
Klasik Bakış:
RA’da Bağışıklık Sisteminin aşırı uyarılgan hale gelmesi sonucu vücudun kendi hücrelerini yabancı kabul etmesi (otoimmünite) ile başta eklem içini döşeyen sinovyum tabakası iltihaplanır; eklem, kıkırdak, tendon, kas ve diğer iç organların tutulumu- harabiyeti eklenir.
Dr.Ceyhun NURİ’nin Oluşum Nedenlerine Bakışı:
Sağlıklı bir hücrede DNA’yı içinde barındıran çekirdek, mitokondri, sitoplazma ve birçok yapı taşları mevcuttur. Bu hücrenin canlılığını devam ettirmesi ve sağlıklı fonksiyon görmesi bir kısım şartların dengesine bağlıdır (Dolaşım paterni sağlanmalı, Oksijen saturasyonu, Element / Mineral dengesi sağlanmalı, D Vit / B12 Vit vb.). Bir kısım ihtiyaçları olduğu gibi işleyiş esnasında oluşan metabolik atıklar, yanlış nutrisyon sonrası protein agregatları, biriken ağır metaller ve yoğun stres kaynaklı oksidatif radikallerinden de kurtulmaya ihtiyacı vardır.
Bu hastalığın oluşumunda birçok komponent olmakla birlikte bir beslenme örneği ile konuyu biraz daha anlaşılır konuma getirebiliriz. Bir öğle yemeğinde kebap yediğimizi düşünelim. Normalde bir lokma güzelce, yavaş-yavaş ağızda çiğnendikten, parçalandıktan, didiklendikten sonra mideye ulaşır ve oradaki bazı enzimler (proteaz) sayesinde bu parçalanmış et kimusu (mide kaba öğütme işlemini yapamaz) polipeptid denen ara forma dönüşür, ardından bu karışım ince bağırsaklara gönderilir.
Dr. Ceyhun Nuri © 2020