Adaptasyon kelimesi Türkçe ne anlama gelir? Uyma, uyum, uyarlama, uygun hale getirme, ortam şartlarına alışma, duruma göre hareket etme, bukalemun gibi renk değiştirme, ortama göre modifiye olma… Peki adaptojen bitkiler nedir?
Adaptojen bitki, bedeni ve hücreleri ortama göre ayarlayan, uyumu sağlayan moleküllerin adıdır. Bir adaptojen dediğimizde aslında denge aklımıza gelir. Hücrenin biyokimyasal yolu içinde “dengeyi” destekleyen bileşikler, kimyasallar adaptojen molekülleri’dir. Yani hücrenin adaptasyon yeteneğini desteklerler. Bazen bu destek çıkma, yavaş hareketliliğin artırılması anlamına gelirken bazen de aşırı aktiviteyi yatıştırdığı anlamına gelir. Kısaca homeostaz denilen orta yol bulunmaya çalışılır.
2 Nobel ödüllü Linus Pauling 1968 yılında bu orta yoldan hareketle ortomolekül terimini keşfetti. Ortomolekül, doğru molekül demektir. Adaptojenler bir ortomolekül olarak iç dengemizi korumaya çalışırlar. Bazen metabolizmayı hızlandırarak bazen de yavaşlatarak bunu gerçekleştirirler. Bu durum tıpkı evdeki bir termostatı kullanmak gibidir: Sıcaklık istenen seviyenin üzerine çıktığında, termostat sıcaklığı düşürmek için ısıyı kapatır. Sıcaklık çok düştüğünde, termostat ısıtmanın devreye girmesi ve sıcaklığı yükseltmesi için sinyal verir. Adaptojenler işte bunu yapıyor.
Adaptojen terimini duyduysanız, büyük olasılıkla botaniğin diğer alanlarından geldiğini hatırlarsınız. Adrenal bir adaptojen olan Ashwagandha stres dengesi için kullanılır ve Ginseng az aktif ve aşırı aktif adrenal aktiviteyi destekleyebilir. Yani iki yönlü kullanım alanı vardır. Burada yine de epigenetik bağlamında adaptojenlerden bahsediyoruz.
Gen Ekspresyonumuzu
Epigenetik, gen ekspresyonumuzun biyokimyasal düzenleyicilerini ifade eder. Pratik anlamda, bunlar kendilerini DNA’mıza ve DNA’mızın etrafındaki yapılara bağlayan ve genlerimizin okunma şeklini değiştiren minik moleküler bileşiklerden oluşur. Bu düzenleyiciler arasında en çok çalışılan, DNA metilasyonudur. Esasen epigenetik, genlerimizden hangilerinin ifade edilip hangilerinin ifade edilmediğini değiştirme gücüne sahiptir. DNA’mızı değiştiremesek de epigenetiğimiz diyetimizden ve yaşam tarzımızdan büyük ölçüde etkilenir, yani gen ifademizi etkileyebiliriz.
Sadece besinler mi? Zihin ve duygularımız da epigenetik kodu etkiler. Yalnız kalmak ve dışlanmak iltihap genlerini harekete geçirebilir.
Epigenetiğimizi optimize etmek, kalp hastalığı, diyabet, obezite, otoimmünite ve hatta kanser dahil toplumun en sorunlu kronik hastalıklarını etkileme potansiyeline sahiptir. Biyolojik yaşlanma saatlerimizi geri döndürmeye bile yardımcı olabilir. Hatta bu yeni bilim dalına isim bile bulundu. Sosyal genomik.
Birkaç doğal diyet bileşiği, epigenetik adaptojenler gibi davranarak gen ekspresyonunu, sağlık sonuçlarını ve yaşlanmayı optimize etmeye yardımcı olur. İşte mutlak favorilerimizden altı tanesi:
1. Adaptojen Bitkiler – Turpgillerden sebzeler
Sonbahar geldi, turp lahana sezonu açıldı.
Turpgillerden sebzeler (turp, lahaba, brokoli, karnabahar), epigenetik adaptojen sülforafan bakımından çok zengindir. Diyetinizdeki turpgil sebzeleri artırmak için roka, brokoli, Çin lahanası, Brüksel lahanası, lahana, karnabahar, pırasa, yaban turpu, alabaş, turp, wasabi ve su teresi arasından seçim yapın.
2. Meyveler
Meyveler, antosiyaninler, klorojenik asit, ellagik asit ve kuersetin dahil olmak üzere birçok metilasyon adaptojen bakımından zengindir. Böğürtlen, kuş üzümü, yaban mersini, ahududu ve çilek (küçük eski çilekler) gibi çeşitli meyveleri bol tüketin.
3. Adaptojen Bitkiler – Zerdeçal
Zerdeçalın aktif epigenetik adaptojeni, birçok yararlı sağlık etkisi ile yüzyıllardır bilinen kurkumindir. Curcumin, köri baharatlarında yaygın bir bileşendir, daha iyi emilim için zerdeçal ile karabiber ve biraz yağı pişirirken karıştırın.
4. Shiitake mantarları
Shiitake mantarı olarak da bilinen Lentinus edodes’un kanser karşıtı potansiyel faydalarını zaten biliyor olabilirsiniz. Shiitake mantarları da epigenetik adaptojenler olarak gösterilmiştir. Aslında, onkojenlerin (tümör teşvik eden genler) ve tümör baskılayıcı genlerin ekspresyonunu düzenleme yeteneklerinin önemli bir etki mekanizması olabileceği düşünülmektedir.
5. Adaptojen Bitkiler – Biberiye
Biberiyenin ana aktif bileşenlerinden biri metilasyon adaptojeni rosmarinik asittir. Taze veya kurutulmuş biberiye, yemeklerinize lezzetli bir katkı sağlar.
6. Yeşil çay
Yeşil çay, epigenetik adaptojen, epigallocatechin gallate (EGCG) içerir. Yeni kaynamış suda 10 dakika demlenmesine izin vererek yeşil çayınızdan en fazla EGCG elde edebilirsiniz. Yeşil çay ayrıca siyah çay veya kahveden çok daha az kafein içerir.
Hala epigenetik hakkında her geçen gün daha fazla şey öğreniyoruz, ancak bu adaptojenleri sağlık rutininize dahil etmek, genel sağlığınız için güçlü bir seçim olabilir.
Seçiminizi yapın.
Her yöreye ve o iklime özel bitkiler vardır. Güney Kore’deki Ginseng veya Reishi mantarı o bölgenin insanına özel adaptojenlerdir. Çin’de bu kurt üzümüdür. Hindistan’da Ginseng Ashwaganda dır. Bizim ülkemizde de adaptojenler vardır. Çörek otu, ardıç, Türk ginsengi, karabaş otu bunlardan bir kaçıdır.
Özellikle kronik ve dejeneratif hastalıklarla süreci yönetmek ve geri çevirmek istiyorsak düzenlenecek reçeteler mutlaka adaptojen botanik florası üzerinden şekillenmelidir.
Adaptojenlerin önemli özelliklerinden birisi bedene ve hücrelere hatırlatma ve ikaz yapar. Tedavinin ilk dönemlerinde metabolik süreçleri aktive ederek adaptasyon mekanizmasının çarklarını döndürür. Bu yüzden hastalar yanlış bir zanna kapılırlar ve ne oluyor bana derler. Tansiyon ve şeker gibi değerler dalgalanmalar iniş çıkışlar yaşanır. Bu aslında uyum sürecinin başlarıdır. Bu etki süresi 3-4 ay devam edebilir.
Bir başka sağlıklı yazımız “Beslenme Genetiği” hakkındaki yazımızı okumak için tıklayınız.
Adaptojenler tıpkı filmin geri sarılması gibi bedene eski yaşadıklarını tekrar yaşatır. Bir nevi bedensel ve zihinsel dejavu yaşanır. Hasta beş yıl önceki şikayetlerini tekrar yaşar. Ama bu dönem geçicidir. Beden eskiyi hatırlar onunla yüzleşir ve yoluna devam eder.
Zihinsel Dejavu
Çocukken sürekli geçirilen bademcik iltihabı ve bu durum için yoğun antibiyotik kullanımı KRONİKLEŞME sarmalını bir üst katmana taşıyarak egzemaya alerjik ürtikerlere zemin hazırlar (çözülmemiş bademcik iltihabı sonucu), vücut bir süre sonra bademcikleri unutur (kremler işe yaramaz, bastırılan ve üzeri örtülen cilt sorunları) ve sorunlu cilt kendini eklemlere atarak onu geçmişin tozlu sayfaları arasında bırakarak daha kronik bir katmana zıplar: eklem ağrıları ve romatizma.
Adaptojenler bu sarmalı geriye doğru çözerek tedaviye yardımcı olur. İşte adaptojenler örtbas edilmiş bu tozlu sayfaları uyandırıp aktive eder ve ilk etapta oluşan rahatsızlıklar bu yüzdendir. Ve çözüm en yakın sarmaldan başlar yani en son oluşmuş şikayetler ilk önce ele alınır. Bu yumak çözülmeye başlayınca halı altına süpürülmüş şikayetler tekrar gün yüzüne çıkarılır. Daha önce yaşanmış şikayetler tekrar yaşanır. Klinik tabloya yeniden eklenir. Bu durumdan ürkmeye gerek yoktur. Adaptojenler olaya dahil olmuşlardır. Adaptojenler burada devreye girerek dizginleri ele alırlar.