Genel

Kronik İnflamasyon ve Akut İnflamasyon

İki tür inflamasyon bulunmaktadır. Bunlar, Kronik İnflamasyon ve Akut İnflamasyondur.

Akut inflamasyon

Akut inflamasyon genellikle hızlı bir şekilde ortaya çıkar ve genellikle kısa ömürlüdür. Birkaç dakika içinde başlar ve günler içinde olup biter. Akut inflamasyonun devreye girmesiyle istilacı mikropları yok etmek için harekete geçen mekanizmalar, ölü hücreleri atmak ve hasarlı olanları onarmak için neşeyle işe koyulurlar. Bu hummalı çalışmalar, iltihap saldırısı altındaki bölgedeki kargaşayı yeniden bir denge durumuna sokmaktadır.

Kronik İnflamasyon

Kronik inflamasyon ise genellikle aynı hücresel yanıtla başlar, ancak bağışıklık sisteminin masadaki problemle baş edemediği durumlarda süreç günler, aylar hatta yıllar boyunca devam ederek müzminleşir ve kalıcı hale gelir. Ev işlerinden bıkan ve devamlı yorgunluk hisseden bir ebeveyn kronik iltihaba örnek olarak verilebilmektedir.

Anne baba evi devamlı toplar, çocuklar dağıtır. Salon misafirlere hazır hale getirilir, kaşla göz arasında çocuklar odanın altını üstüne getirmektedir. Anne artık dayanamaz ve çocuklara bağırır, orantısız tepki verir. Tıpkı kendi hücrelerine saldıran bağışıklık sistemi gibi… Ya da sürekli nöbet tutan ve aşırı yorgun bir askerin uykusuzluktan kendinden geçmesi gibi bazen hücrelerimiz kendinden geçerler. Devamlı nöbet tutan bir askeri veya topladığı halde evi devamlı dağıtılan bir anneyi gözünüzün önüne getirin.

Kronik İnflamasyon

Kronik İnflamasyon Hastalıkların Etyopatogenezi

İltihabın kroniğinde ilk tehdit ortadan kalktıktan sonra bile iltihaplanma durdurulamaz ve devamlı aktif halde kalmaktadır.

Ortalıkta bir yaralanma veya herhangi bir hastalık olmasa bile düşük seviyeli iltihaplanma sürüp gider. Bu duruma müdahale edilmez ise, bağışıklık sistemi sorunun devam ettiğine hükmederek beyaz kan hücrelerini olay yerine sevk edilmektedir. Onlar da çevredeki sağlıklı dokulara ve organlara saldırmaya başlarlar. Tam bir fasit daire. Romatoid artrit, kanser, kalp hastalığı, diyabet astım ve hatta Alzheimer gibi zamanımızın en zorlu hastalıklarında olan şey budur. Kontrol altına alınamayan yangınlar…

Hücrelerin tahammül sınırları aşıldığında beden sonunda bitap düşer ve sanki üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi olmaktadır. Beethoven’in beşince senfonisinde olduğu gibi savaş meydanında borazan seslerini yükselmeye başlar…

Da da da daaaa!

Macar Bilim adamı Hans Selye bu durumu tükenme ve bitme terimleriyle açıklar. Savaşacak ve kaçacak halleri kalmayan hücreler sonunda pes ederek ringe havluyu atar ve sahne kapanır. Hep yek!

İltihabi Süreçlerin Kontrol Altında Tutulması

Besinler ve içeceklerin yapısındaki bazı kimyasallar bir taraftan bedene takviye güç sağlarken diğer taraftan iltihabi süreçleri de kontrol altında tutar. İlk kez 1936 yılında stres ve iltihap kelimelerini yan yana kullanan stresin babası olarak ün salan Hans Selye’ye göre stres te aynı iltihabi süreçler gibi vücudun savunma mekanizmasından başka bir şey değildi.

Her gün içtiğimiz çayın yapısındaki polifenol bileşiklerini ele alalım. Bunların inflamasyonu baskıladığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu yüzden çay içince rahatlamaz mıyız? Daha dingin bir hale dönüşürüz. Harlayan bir ateşin üzerindeki bakır çaydanlıkta mükemmel demlenmiş bir çayın içindeki gözle görülmeyen bu kimyasallar bağışıklık sistemini güçlendirmektedirler.

Yine çayın yapısında bolca bulunan kateşin adlı bileşikler iltihabı azdıran interlökin-6 üretimini engelleyerek iltihap oluşumunun önüne geçer ve dalgakıranlar gibi kıyı şeridini koruma altına alırlar. İnterlökin-6 bağışıklık sistemine ayar çeken onun dengeli çalışmasını sağlayan hayati bir moleküldür.”

İnterlökin-6 Kronik İnflamasyon

İnterlökin-6 üreten hücreler.

Bazen derslerdeki aşırı detaylar ve Latince tıp terimleri insana sıkıcı gelse de sınavda sorulması ihtimaline binaen yine de öğrenciler derste uyanık kalmak için direniyorlardı.

Profesör ise amfinin ortasında durmadan konuşuyordu:

“…Bu iltihaplanma olaylarında iş çığırından çıkarsa işin rengi değişir. Sahilde dalgakıranların olmadığını bir düşünün. Beyaz ekmek, vitamini alınmış parlak pirinç, işlenmiş makarna, arıtılmış şeker, kozmetikler, deterjanlar körük görevi gören bazı ürünler.

Glisemik indeksi yüksek bu gıdalar kan şekerini hızla yükseltirler. Şeker de insülin hormonu vasıtasıyla inflamasyonu başlatır. Bunlara ilave olarak bir de serum interlökin-6 düzeyinin normalin çok üstüne çıktığını düşünün. Ne olur? İş gide gide ta karaciğere kadar dayanır. Kişide kansızlık, halsizlik, yorgunluk ve ağrılar ortaya çıkmaya başlar.

Sağlık ve Mutluluk İçin  7 Anti İnflamatuar Besin” yazımız yayında.

İlgili Yazılar