Osteopat & Fitoterapist
HÜCRE TEMELLİ ÇALIŞMA
Ankilozan Spondilit gibi dejeneratif inflamatuar hastalıklara yaklaşımda giderek yükselen “yenileyici tıp” konseptlerinde HÜCRE temelli çalışma hedeflenmektedir. Bu yaklaşımda hücre içi ile dışı arasındaki etkileşim ele alınmak zorundadır. Bu yaklaşımlardan biri de hücre dışı matriks (ESM) yaklaşımıdır.
Bedenimizdeki tüm dolaşım ESM denilen lifli ve jelimsi yapıdaki hücreler arası ağlardan geçmek zorundadır.
Dokuların beslenmesini belirleyen iki önemli faktör:
- Sert Fibröz ağların/matriksin yoğunluğundaki değişim
- Hücre arasını dolduran Temel Maddenin kıvamı/viskositesi
Maruz kalınan fiziksel itme çekme streslerine karşı bedenin sabitlenmesi için hücre dışı ortamda daha fazla dayanıklı bağ doku iplikleri üretilecektir. Bu durum hücre dışı ortamdaki matriksin sıvı oranının düşmesine neden olacaktır. Sıvı oranlarında düşüş yaşanmaya başlarsa, bütün hücreler arası kesintisiz bir şekilde akması gereken hayati destek hattının fasyal ağ molekülleri arasından geçmesi zorlaşacaktır, hatta engellenecektir. Bu dokuların beslenmesini ve atık uzaklaştırmasını bir o kadar zorlaştıracaktır. Bu durumda sosyal birliktelik ve dayanışma halinde olması gereken hücreler, özelleşmiş olan salgılama-kasılma-iletim görevlerinden vazgeçerek sadece ‘hayatta kalma’ moduna geçeceklerdir. Doğu tıbbı bu fenomene bir isim bile bulmuştur: TIKANMA SENDROMU
Eğer bu hücre dışı matriksin içeriği doku fizyolojisine uygun olmayan hale gelmeye başlarsa destek olduğu hücrenin dejenerasyonu da kaçınılmazdır. Örneğin, eğer sakroiliak eklem (kalça) seviyesinde inflamasyon, kemik ödemi gibi fizyolojik olmayan reaksiyonlar süreğen hale gelirse hücre dışı ortamın fibröz çeşitliliği yoğunlaşarak değişmeye başlayacaktır. Kollajen (özellikle Tip 3) gibi sert fibröz elemanların artışı ile birlikte hareketli olan sakroiliak eklem aralığı kapanarak kemikleşecektir.
Denge Hücre Yerleşimini
Hücre dışı matriks içeriğindeki denge hücre yerleşimini ve bu yerleşimin devam ettirilmesini yakından etkilemektedir. Bu dengenin önemini özellikle Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit gibi kas-iskelet sisteminde tutukluk/donukluk, sabah sertliği gibi şikayetleri ile kendini gösteren hastalıklarda hissediyoruz. Klinik tabloların progresyon (ilerleme) ve regresyonunda (gerileme) dokuların yeniden şekillenme evrelerinde bu dengenin önemini görmekteyiz.
Bu ve benzer hastalıklarda fasyal iskele yapılarının yeniden şekillenmesini hedeflediğimizde matriks dengesini bir kez daha hesaba katmak zorundayız. Tabir yerinde ise ‘doku mühendisliği’ uygulamalarında (PRP, kök hücre, prolo, nöroprolo ve diğer biyomalzemelerin kullanıldığı uygulamalar) bu durum önem kazanmaktadır.
Hücreler Arası Kimyanın Akışı
Besinlerin hücrelere ulaşmasına ve hücre metabolit/toksinlerinin uzaklaştırılmasına olanak sağlayabilmek için hücreler arası kimyanın akışını serbestleştirmemiz gerekiyor. Bunu sağlamak hareket üzerine kurgulu tedavilerin temel amaçlarındadır. Elbette temel maddenin kıvamını beslenme ve genetik alt yapı yakından ilgilendirmektedir. Ancak travma, yetersiz hareket, fiziksel aşırı yıpranma sonucu çekme ve itme güçlerinden doğan etki ile akışkan fasyal sistem bloke edilecektir. Fasyal zincirlerdeki germe-esnetme protokollerinin uygulanması hücreler arası ortamların tekrar nemlenmesini ve hareketlenmesini artıracaktır.
İnsan aslında yapısı itibariyle SU ve TUZ’dur, yani akışkan bir sıvı ve elementlerden oluşmaktadır. Bu akışkan sıvı ve elementlerin tüm beden hücrelerinde konumunu koruyabilmesi için iskele olarak bağ doku ağlarına ihtiyaç vardır. Tıpkı meyvelerin yapısında olduğu gibi.
Siz Bir İnsana Dokunduğunuzda, Birbiri ile Bağlantılı Tüm Moleküllere Temas Etmiş Olursunuz
Tıbben vardığımız noktada organların ve sistemlerin fonksiyonlarını anlamaya çalışmak ve bu çerçevede moleküler etkileşimleri incelemek bizim ana hedefimiz olmuştur. Ancak nasıl şekilleniyoruz, koşulların değişimi ile birlikte strüktürel yapımız yeniden nasıl değişiyor bunu tıp henüz yeterince inceleyememiştir. Bir iç-dış yüklenme karşısında kalça veya diğer eklemlerin yükü emme yetisi ve remodelingi (yeniden biçimlenme) ne şekilde gerçekleşiyor soruları tam olarak sorulmamıştır. Biz ancak iş bittikten sonra ‘tedbir’ almayı benimsemişiz. Tıpkı Ankilozan Spondilit hastasında teşhis koyma aşamasına kadar en az on yıl geçirdiğimiz gibi. Bu süre içerisinde hücre seviyesinde başlayan sapma, eklemlerin, kemiklerin yok olmasına doğru ilerler. Bu seviden sonra devreye gireriz ve “ARTIK TEDBİR ALMA ZAMANI GELMİŞTİR” deriz. Tabii AL ALABİLİRSEN…
PRP (Platelet-Rich Plasma): Trombosit zengin plazma
Sabah sertliği: Morning stiffness
DİKKAT: Bu bilgiler tedavi ve bir hastalığı önleme amaçlı değildir. Yalnızca bilgi amaçlıdır. Kullanım ve gereksinimi ilgili fitoterapi uzmanı kontrolünde yapılmalıdır.