Doğu Tıbbı, Romatizma Konusunda Oluşum Mekanizması Üzerinden Sınıflama Yolunu Tercih Etmiştir
Romatizma ve diğer sağlık konularda yaklaşım biçimlerini teraziye vurduğumuzda keskin bir şekilde taraf olmaktan önce her iki tarafı anlamak ve doğru sentezler yapmak daha rasyonel bir tutum olacağı kanaatindeyim.
Ancak kadim Tıp bilginlerinin asırlar önceki söylemlerini bugüne uyarladığımızda onların hasta ve hastalığa yaklaşımlarında oldukça isabetli olduğunu görürüz. Bu kadim bilgilerin ışığında hastaların tedavisini yeniden ele aldığımızda uzun süredir çözüm bekleyen müzmin şikâyetlerinin iyileşmesi noktasına geldiğini görünce şaşıp kalırız.
Romatizma – Gerçekten Hücre İlmine Ait Paha Biçilmez Temel Bilgiler
Elbette Akıl ve insaf sahibi HEKİMLER de bu bilgilerin peşine düşecek ve öğretilen fizyoloji, anatomi, biyokimya, histoloji, embriyoloji gibi gerçekten hücre ilmine ait paha biçilmez temel bilgilerini mazinin derin köklerinden fışkırarak gelen teori ve pratiğe yansıyan uygulamalarla güçlendirerek ilimlerine ilim katacak, hayret ve heyecanla öğrenmeye devam edeceklerdir.
Batı Tıbbı, evvela hastalığın semptomlarını ve tespit ettiği bulguları toparladıktan sonra, bunlar üzerinden bir hastalık tanımlamasına gitmektedir.
Romatizma – Doğu Tıbbının Esasları
İltihaplı eklem romatizması doğu tıbbında şöyle anılır: Ağrılı tıkanma sendromu, İngilizce ifadesiyle painful obstruction syndrome (POS). İlginç bir tanımlama değil mi?
Bi Sendromu
Çinlilerin kısaca Bi Sendromu adını verdikleri POS sözünü duyar duymaz aklımıza 3 şey gelmesi gerekir.
Ağrı, kızarıklık-şişlik ve uyuşukluk-katılık. Yani iltihap ve alevlenme.
Aslında Batı tıbbı da genel olarak böyle tarif etmektedir inflamasyon bulgularını. İnflamasyon zaten Latince alevlenme (inflammation) demektir.
Tek farkla ki derinlerde yatan mekanizmaya ulaşamadan yani çok öteye gidemeden yarı yoldan dönüp bu inflamasyon ile direk mücadeleyi daha kestirme bir yol olarak görmektedir.
Bu üç belirti nerede olur?
Yine öğrendiğimiz tıp da bu bölgelerin tutulacağını, sürecin bastırılmaması durumunda yıkıcı sürecin böbrek, kalp gibi organlara yayılacağını öğütler. Burada düşüncemizin olgunlaşması için şu soruyu kendimize yöneltip cevabı hep beraber arayalım.
Romatizma Tabir Ettiğimiz Durum
Neden romatizma tabir ettiğimiz durum genellikle önce kalp, beyin gibi hayati organlara değil de iskelet sistemi üzerinden işe başlar.
Aslında cevap basittir, çünkü her şey HAYAT üzerine dizayn edilmiştir. Bu nedenle bozulurken tıpkı bir kalenin uzun savunmadan sonra aşama aşama direncini kaybedip teslim bayrağını çektiği gibi bizim mükemmel bedenimizde AYAKTAN BAŞA ve DIŞTAN İÇE prensibiyle hastalıklara doğru ilerler ve beden sahibine iyileşmek için süre tanımak isterler.
Neden iltihaplı eklem romatizması oluruz?
Doğu tıbbı hastalık etkenlerini incelerken bunları iç ve dış patojenlere ayırmaktadır.
Uzakdoğu felsefesine göre iklimsel dış patojen olarak önümüzde üç düşman vardır:
Rüzgâr, rutubet ve soğuk üçlüsü kas ve eklemlere hücum edip saldırınca, bu organ ve dokular istila karşısında nakavt olurlar.
Gerçi uzak doğuya gitmeye gerek yoktur; benim NENEM ve DEDEM de bunu söylemişti ancak inanmamıştım, şimdilerde inanma noktasını geçtim ve artık öyle olduğu konusunda hiçbir şüphem yoktur, sözlerini çevremizden sık sık işitebiliriz.
Dünyaya ayak bastığından itibaren insanoğlunu etkileyen bu iklimsel faktörler birçok hastalığın oluşumunda rol alır.
Kesin bir dille söylemek gerekirse dış patojenik faktörler de denilen yel, soğuk ve rutubet ciltteki yüzeysel kanallardan bedendeki kanallara akarlar. Burkulmalar, travmalar ve organın fazla kullanılması bu akışı hızlandırır. Yaraya tuz basarlar. Zaten romatizma kelimesinin kökeni olan -rheum kökü nehir ve akış anlamlarına gelmektedir.
Eski Çin metinlerinde karşımıza çıkan Bi terimi tıkanma, aksaklık ve ayak bağını çağrıştıran bir sözcüktür. Bedendeki kanallarda akan kan ve Qi denilen yaşam enerjisinin dolaşımında şayet yel, soğuk ve rutubet saldırısı sonucu bir aksaklık ve tıkanıklık olur ise eklemlerde ağrılar, uyuşukluklar ve şişlikler kaçınılmaz olur.
Romatizma İle İlgili Bir Çin Deyimi
Serbest akış var ise ağrı olmaz, Serbest akış kaybolursa ağrılar olur.
Çin’in en eski kitaplarından biri olan ve milattan önce 100 yılında yazılan Basit Sorular kitabı iltihaplı romatizmadan şöyle bahseder:
Ne zaman bir yel, nem ya da soğuk bir vücudu istila ederse işte o zaman ağrılı tıkanma sendromu ortaya çıkar.
Sadece YEL olursa DOLAŞAN romatizma (Batı tıbbı buna Migratuar Artrit yani gezici eklem iltihabı demektedir). Dedem de aynı durumu torunlarına yel girmiş dolaşıyor şeklinde tarif ederdi.
Sadece Soğuk Girerse Ağrılı Romatizma
Sadece RUTUBET durumunda da KARARLI/SABİT romatizma gelişir.
İç Hastalıklarında Bir İmparator Klasiği: Basit Sorular başlıklı bu kitap kompleks hastalıkların orijini hakkında şu görüşü ortaya atıyor:
Bi, tıkanma demektir.
Üç düşman yani yel, nem ve soğuk, bedene saldırır ve kanalları tıkar. Qi ve kan rahat bir şekilde dolaşma imkânı bulamazlar. Ve nihayet bunun sonucu ağrılı tıkanma sendromu kendini gösterir.
Bu tıkanma şuna benzetilebilir. Banyodaki su giderinin saç ve kıllarla tıkanması ya da lavaboya düşen sabunun deliği tıkaması gibi bir durumdur bu Qi ve kan akımının engellenmesi. Saç, kıl ve sabun yerine onlarca faktörü koyabilirsiniz.
TIKALI LAVABO TIKALI KANALLAR METAFORU
Ya da kan ve Qi defansif gücünün zayıflaması şuna benzer; yağmur yağmayınca baraj göllerinin ve nehirlerin ve sonucunda dere yataklarının kuruması ve pisliklerin ortaya çıkmasıdır. Batı tıbbının aksine doğu tıbbında ağrının sebebi bu iki şeydir: Ya su yatağının kuruması veyahut debinin azalması ya da boruların tıkanması. Hekimim asıl görevi burada devreye girer; Lavabo tamircisi misalinde olduğu gibi bu tıkanıklığa ya da kurumaya yol açan faktörleri ortaya koyması ve buna uygun bir tedavi protokolü geliştirmesi gerekir. Gerçek hekimlerin görevi işte budur.
Peki, bu üç düşman bedene neden saldırır?
610 yılında yazılan Hastalıklarda Görülen Semptomların Orijinleri Hakkında Tartışma kitabı bu sorunun cevabını veriyor:
Ağrılı tıkanma sendromu yel, nem ve soğuğun kombine bir saldırısı sonucu gelişir. Eklemlerde ağrı ve şişkinlik oluşur. Çünkü ya beden zayıftır bu üç düşmanın ataklarına karşı koyamaz ya da deri ve kaslar arasındaki boşluklar zayıftır düşman bu boşlukları doldurur.
Obstruktif Sendrom’un Ortadan Kalkması
Çin tıbbında içi dolu ve boş organlar arasında kan, sinir, lenf dolaşımı haricinde, enerji dolaşımını sağlayan kanallarla bir network ağı kurulmuştur. Bu karmaşık ağ, organlar ve dokular arasında kan/yaşam enerjisinin dolaşımı ile bilgi akışını sağlar. Bu gün yeni düşünce akımları bu kanal / meridiyen tabir edilen yolakların fasyalar üzerinden irtibatı sağlayan bağlantı zincirleri olduğu savunmaya başlanmış ve bu enerji kanallarının yer yer yüzeyselleşerek oluşturduğu enerji noktalarının da fasya açıklıklıkları arasından çıkan nörovasküler pakeler olduğunu belirtilmektedir. Kanallardaki, tıkanıklık tabir edilen durum bu küçük nörovasküler istasyonlardaki iletimin aksaması olarak düşünülmekte ve bu alanlardaki tıkanıklığı tespit edip giderdiğinizde obstruktif sendrom ortadan kalkacağı beklenmektedir. Bu kanallardaki akan sıvı veya bilginin de DNA olduğu hipotezleri de sık sık dillenmeye başlamıştır.
Elektroakupunkturun Genler Üzerindeki Etkisi
Son yıllarda yapılan bazı araştırmacılar elektroakupunkturun belirli genlerin ifadelerini hem aktive edebileceğini hem de baskılayabildiğini göstermiştir. Talamik nöron teorisine göre meridyenler DNA’nın kendisi olmaktadır. Geleneksel öğretiler, akupunkturun meridyenlerin aktivasyonu ile terapötik etkilerini ilişkilendirir. Bu kavram doğruysa, genlerin ifadesi bir şekilde meridyenlerin işlevleri ile ilişkili olmalıdır.
Aynı Kitabın Bir Başka Yerinde De Şunlar Yazılıdır
Qi ve kandaki bazı sorunlar da ağrılı tıkanma sendromuna yol açabilir. Bu bilgi de bu gün daha net anlaşılmaktadır. Örneğin kan viskositesini yani yoğunluğunu artıran durumlar, demir seviyesinin düşmesi, kan ve dokularda alerjen protein agregatlarının çoğalması tıpkı bakımsız araç sıvılarının araba işleyişini zora soktuğu gibi kan ve enerji dolaşımındaki zayıflama BESLENME ve ATILIM/ELİMİNASYON gibi sağlıklı olmanın iki önemli sürecini olumsuz etkileyecektir.
Ağrılı Tıkanma Sendromu Dediğimizde Aklımıza Şunlar Gelmelidir
- İltihaplı eklem romatizması
- Ankilozan spondilit
- Lupus
- Psoriatik artrit
- Osteoartrit
- Fibromyalji
- Tendinit
- Bursit
- Behçet hastalığı
- Crohn hastalığı
Dış Patojenlerin Sınıflandırılması ve Etyoloji
Deri Yüzeyindeki renk değişikliği bize saldıran dış patojenin çeşidi konusunda bilgi verebilir:
Derinin renk değiştirmesi cilde yakın yüzeysel kanallarda yüzen hastalık yapıcı bir faktörün varlığına işaret eder.
- Mavi ve yeşilimsi bir cilt soğuğun belirtisidir.
- Kırmızı ise kanallardaki sıcağın yansımasıdır.
- Deri yüzeyinde görülen kılcallar bir işarettir.
- Kırmızı kılcallar ateşe işaret ederken
- Mor kılcallar damarlardaki tıkanıklığa işaret edebilir.
Bu tür renk değişiklikleri romatizma hastalarında özelikle eklem bölgelerinde ortaya çıkar ve önemli ipuçları verirler.
Hastalık yapıcı dış faktörler
Hastalık yapıcı dış faktörler (soğuk, rutubet ve yel) önce yüzeysel bağlantı kanallarına saldırırlar. Bugün bu ciltteki değişim ve bağlantı kanallarının etkilenme bilgisinin açılımını yapmaya çalışırsak, bu dış patojen saldırısı henüz daha derin dokulara penetre olmadan önce cilt, cilt altı gevşek bağ doku ve fasyaları etki altına almaktadır. Bu saldırıya maruziyet devam etmesi durumunda kas ve onu besleyen kanallar da saldırıdan etkilenecektir.
Eğer bu dış patojenlere maruziyet ani, keskin ve hızlı olursa, örneğin ıslak bir saç veya terli bir bedenle rüzgâra maruz kalırsak veya ıslak ayaklarla uzun süre dolaşırsak, lodos rüzgârında her hangi bir koruma almadan dolaşırsak ne olur?işte; bu ve benzeri durumlarda cilt, cilt altı bağdokusu, fasya, kas ve daha derinde ki doku organlar kuluçka dönemi yaşamadan hepsi bir anda etkilenebileceği gibi, üst katmanlardan hızlı geçen etkenler direk kas seviyesinde birikim ve yerleşme gösterebilmektedir.
Üşütmek ve Rüzgarda Kalmak
Cilt, cilt altı etkilenmeden sadece kas kanallarına bir saldırı olduğunda kişide belirti olarak eklemlerde basit bir katılık olur ve buna halk arasında ÜŞÜTMÜŞÜM, RÜZGARDA KALMIŞIM” deriz. Ancak bu durumda kaslarda ağrılar olsa da ateş ve boğaz ağrısı gibi iç belirtiler olmaz. Bağlantı kanallarının hastalık yapıcı dış etkenler tarafından istilasında en önemli belirti eklemlerde görülen ağrı ve sancılardır.
Çin Tıbbı bu cilt ile kaslar arasındaki boşlukları aynı zamanda terleme olayının olduğu ve koruyucu yaşam enerjisinin (defansif Qi) dolaştığı yerler olarak ta görür. Bu savunma enerjisi havadan, yiyeceklerden ve doğuştan gelen güç/enerji ile şekillenir ve koruyucu kalkan oluşturur. Bu Qi iş göremez ya da vücut zayıf düşerse boşluk ve kanallar sürekli AÇIK duruma gelirler ve dış düşmanlar rahatlıkla buralardan bedenin içerisine nüfuz etmeye başlarlar.
Peki, ya tedavi?
Onun cevabı da Çeşitli Sendromlarda Tedavi Stratejileri adlı kitapta verilmiştir.
Ağrılı tıkanma sendromu ya savunma ve besleme görevi olan Qi defans gücünün zayıflığı yüzünden ya da deri ve kas arasındaki açıklıkların (bugün ki anlayışımızda da karaciğer den sonra en çok metabolik atıkların biriktiği yer cilt ile kaslar arasında yer alan gevşek bağ dokusudur) zayıflığından kaynaklanır. Bu iki zayıflığı fark eden üç düşman bedene musallat olurlar. Kan ve Qi tıkalı kanallarda hapis kalıp durağanlaşınca da ağrılı tıkanma sendromu kaçınılmaz olur.
Akla Şöyle Bir Soru Gelir:
Hepimiz öyle veya böyle bir şekilde soğuk, rüzgâr ve neme maruz kalıyoruz. İklim ve doğa olaylarından kaçamıyoruz. Buna rağmen bazı insanlarda romatizma gelişirken bazılarında neden gelişmiyor?
Hint, Çin, Kore, Japonya ve diğer doğu tıbbı uygulamalarına baktığımızda bunun cevabı GÜÇ, DENGE ve GÖRECE kelimelerinde gizlidir.
Beden Gücü ile Romatizma İlişkisi
Terazinin bir kefesinde iklimsel patojenik faktörler ağır basarsa ve diğer tarafta savunma pozisyonundaki beden gücü ve Qi zayıflık gösterirse romatizma ortaya çıkabilir. Dış kuvvetler ne zaman ağır basarsa ve beden bu saldırılara karşı koyamazsa ancak o zaman romatizma ile karşı karşıya kalırız. Yani yel, soğuk ve nem (DIŞ GÜÇLER) her zaman vardırlar ama güçlü ve hazırlıklı bedenler (SAVUNMA GÜCÜ) bu saldırıları geri püskürtebilir.
Doğu Tıbbında romatizma tedavisinde özellikle el bileği ve diz üzerinden geçen enerji hatlarındaki nörovasküler noktaların tedavisi önem arz etmektedir. Özellikle de bu iki bölgenin iltihaplı eklem romatizmasında daha çok tutulduğunu görüyor olmamıza rağmen doğu tıbbı öğretilerini ihmal ettiğimiz için tedavi kurgularken de bu bilgiden maalesef istifade etmemiş oluyoruz.
Eklemlerin Sağlıksız ve Aşırı Kullanılması
Qi dinamiği ve akışı açısından düşünecek olursak eklem bölgeleri kan ve Qi birleşmesi için en ideal noktalardır. Eklemler ayrıca dış faktörlerin kanallara girdikten sonra buluştukları yerlerdir. Eklemler sağlıksız ve aşırı kullanılırsa yahut beslenme problemleri ortaya çıkarsa zayıflarlar ve hastalık yapıcı dış faktörlerden daha çabuk etkilenirler.
Romatizmal hastalıklara yakalanan büyüklerimiz bu durumu anlatırken:
“Oğlum bugün tarlada çok çalıştım” diye anımsarlar.
Bu kolay etkilenmenin ilk belirtisi kanallardaki durgunluk ve tıkanıklık sonucu görülen eklem ağrılarıdır.
“Spor, Ankilozan Spondilit Nedeni Midir?” konulu yazımız ilginizi çekebilir.
Dr. Ceyhun NURİ
Osteopat & Fitoterapist